BASINDAN YAZILAR
Türkiye'nin Yeni Dünya Düzenine Katkısı / Güven Sak - MuhasebeTR

Türkiye'nin Yeni Dünya Düzenine Katkısı / Güven Sak

 AB ile ABD arasındaki TTIP sürecine 'İşte bir başka AB serbest ticaret anlaşması daha' diye asla bakmamak gerekiyor.

Türkiye’nin artık bir an önce kendi özel gündemini aşıp, dünyanın gündemine geri dönmesi gerekiyor. Mavi yerküremizin iktisadi işleyiş biçimi yeniden şekilleniyor. Avrupa Birliği (AB) ve ABD daha bu haziranda bir ticaret ve yatırım ortaklığı (TTIP) sürecine girmeye karar verdiler. Bu, şu demek: Dünyanın en büyük pazarının yatırım ve iş yapma iklimi yeniden tasarlanacak. Dünya milli gelirinin yaklaşık % 50’sinden bahsediyoruz. Bizim en büyük ticaret partnerimiz söz konusu olan. Bu kez meselenin zinhar “Bakın, ketempereye gelip, bir tek Gümrük Birliği’ne girdiğimiz AB, şimdi de ABD ile bir serbest ticaret anlaşması imzalıyor” konusu ile sınırlı değil. Ortada niteliksel farklılık var. Ya da en azından bana öyle geliyor. Yeni bir dünya şekilleniyor. Ve biz fazlasıyla günlük iç tartışmalara odaklanmış gibi duruyoruz. Iskalayacağımız şey bu kez fazlasıyla büyük. Aman ıskalamayalım. Gelin bakın bana neden böyle geliyor? 

AB ile ABD arasındaki TTIP sürecine “İşte bir başka AB serbest ticaret anlaşması daha” diye asla bakmamak gerekiyor. Oradan başlayayım, müsaadenizle. Birincisi, bu yıl hemen ilk görüşmesi yapılacak olan TTIP aslında 2005’te başlayan ve tam 18 raunttur görüşmeleri devam eden TransPasifik Ticaret Ortaklığı’nın (TPP) bir nevi devamı olacak. Amerikalılar zaten 2005’te başlattıkları TPP görüşmelerine bu yıl Japonya’yı da ekleyince, TPP’nin niteliği birdenbire değişivermişti. Şimdi TPP’nin yanına bir de TTIP’yi ekleyecekler. Ne olacak? Dünya milli gelirinin şöyle böyle üçte ikisini içeren bir yatırım ortamı ve iş yapma modeli ortaya çıkacak. Yeni bir dünya şekilleniyor diye bakmamız gereken hadise işte tam da budur. İlk nokta bu olsun. 

Geleyim ikinciye. Türkiye gibi ülkeler böyle bir ortamda, ya bu dünyanın en büyük pazarının bir parçası olmak için bu ortaklık ile ilişki içinde olacaklar, kurallara uyacaklar ya da pazarın dışında kaldıkları için büyüme süreçlerini gözden geçirmek zorunda kalacaklar. Çin kaynaklı milliyetçi tartışmalarda “Bizi dışlayarak, büyümemizi baltalamak istiyorlar” yaklaşımının ön planda olduğunun altını çizeyim bu çerçevede. Batı dünyası bugünkü iktisadi üstünlüğünü koz olarak kullanarak, yarınki iktisadi ortamı şekillendirmeye çalışıyor bir nevi. Peki, bu ille de kötü mü? Nereden baktığınıza bağlı. Mesela işçi hakları, çocuk işçi çalıştırılmaması, sağlık düzenlemeleri hep bu çerçevede dünyaya yayılmış olacak. Ama öte yandan bir ulus devletin kendi başına sanayi politikası tasarımı da zorlaşacak. Bu da ikinci nokta oluyor. Geleyim üçüncüye. Peki, başlangıç konumunda üstün olanın ille de üstün olarak kalacağı kesin midir? TPP ve TTIP ille de Batı’nın bugünlük üstünlüğünü yarına mı taşıyacaktır? Hayır. Hem de kesinlikle hayır. 3 nedenle. 1’incisi Türkiye gibi ülkeler böyle bir sürecin içinde kalarak, zenginleşebilirler. Dışında kalarak değil. Türkiye, Özal reformları sayesinde dünyanın dışında kalarak değil, dünyanın parçası olarak zenginleşebileceğini öğrenmiştir. 2002 seçim sonuçlarını getiren bu zihniyet dönüşümüdür. 2’ncisi, her ülkenin dışa açılma ile ne kazanabileceğini belirleyecek olan dışa açılmanın başlangıç koşullarını doğru tespit etmektir. Bu dönemde, dünyanın parçası olmaya karar verenin öncelikle ayrıntılı bir tahlille ev ödevini yapması ve hangi adımları atması gerektiğini belirlemesi gerekir. Müzakere bunun için vardır ve önemlidir. 3’üncüsü, Türkiye’nin 1980 dönüşümü sanayi ile ilgili bir dönüşümdür. GB anlaşmasının kapsamı da aynıdır. Türkiye, GB sayesinde düşük teknolojili bir sanayi ülkesinden orta teknolojili bir sanayi ülkesi haline dönüşmüştür. Süreçten kazançlı çıkmıştır. Bütün iktisadi analizler bunu göstermektedir. Şimdi yapılması gereken, serbestleştirmeyi tarıma ve hizmetler sektörüne de yayarak, bir bütün olarak ekonomimizin rekabet gücünü arttırmaktır. 

Türkiye, bugüne kadar, dünyanın bir parçası olarak hareket ettiğinde zenginleşmiştir. TTIP’ye bu çerçevede bakmakta fayda vardır. Türkiye, yeni bir dünyanın şekillenmesine katkıda bulunmalıdır. Nasıl? Neler düşündüğümü anlatacağım.

(Kaynak: Radikal | 25.06.2013)

>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.

>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.

>> SGK Teşvikleri (156 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.

>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.

>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.


GÜNDEM