BASINDAN YAZILAR
Zarrab’ın Vergisini Pazarcı Adnan Turgut Ödeyecek! / Yusuf Keleş - MuhasebeTR

Zarrab’ın Vergisini Pazarcı Adnan Turgut Ödeyecek! / Yusuf Keleş

Türkiye, geçtiğimiz hafta ismi yanlışlıkla vergi rekortmenleri listesine giren mükellefi konuştu.

 

 

Maliye Bakanlığı’nın açıkladığı Türkiye’nin Gelir Vergisi rekortmenleri listesinde 54’üncü sırada yer alan Adnan Turgut, Antalya’da pazarcılara bez satan bir esnaf çıktı. Tabii olarak ilk anda herkes, kendi çapında küçük bir işletmesi olan bir kişinin nasıl olur da vergi rekortmeni olduğunu merak etti. Olay biraz araştırıldığında aslında Adnan Bey’in bu listeye girmesinde muhasebecisinin yaptığı hatanın sebep olduğu anlaşıldı. Hatta muhasebeci hatayı fark edip düzeltme beyannamesi vermiş, fakat yine de idare ilk 100 vergi rekortmenini açıklarken Adnan Bey’i listeden çıkarmayı unutmuş. Yolsuzluk operasyonunda tutuklanan, tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılan ve “Türkiye’nin cari açığının yüzde 15’ini karşıladım.” açıklaması yapan İran asıllı Reza Zarrab, rekortmenler listesinde yer almazken, küçük bir esnafın hatayla listeye dahil edildiğini duyduğumda ağzımdan ister istemez “Allah’ın sopası yok, bu kadar kişinin hakkını yerseniz olacağı buydu.” sözleri döküldü.

    Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, AKP’nin siyasete dahil ettiği teknokratlardan birisi. Merrill Lynch’teki uzun ve başarılı çalışma döneminden sonra seçildiği milletvekilliği döneminde bir süre Hazine’den sorumlu devlet bakanlığı yaptı. Ekonomist bir yönetici olarak bu bakanlıkta başarılı bir dönem geçirdi. 2009 yılı ortalarında, maliye kökenli olmayan bir siyasi için bakanlık yapmanın çok zor olduğu Maliye’ye geçti. Güçlü bürokratik yapısı olan bu bakanlıkta kendisini kabul ettirmek için üniversite yıllarından tanıştığı arkadaşları ile çalışmayı tercih etti. Mevcut idarecilerle iletişimde sorun yaşamadı. Geldikten sonra bakanlıkta da üst düzey kadrolarda köklü değişiklikler yapmadı. Bu arada bakanlığı tanıdıkça, kendisine danışmanlık yapacak ‘A takımı’ kadrosunu kurmayı da ihmal etmedi. İsimlerini tek tek zikretmeyi gerek görmediğim bu kadrodaki bürokratlar, ülkenin en seçkin üniversitelerini bitirmiş, en prestijli mesleklerin giriş ve yeterlik sınavlarını derece ile geçmiş, yurtiçi ve yurtdışında yüksek lisanslarını tamamlamış ve daha önce bulundukları idarecilik hayatlarında başarılı çalışmalar yapmış kişilerden oluşuyordu. Bu kadronun hiçbir ferdi liyakat kriterleri dışında, belli bir tandanstan geldiği için seçilmedi. Bakanlıkta görülen başarılı grafiğin bu seçim titizliği sayesinde olduğunu en iyi Bakan Şimşek biliyordur. Maliye Bakanlığı’nın son dönemlerdeki başarılı çalışmalarının altında bu kadronun imzası var. İnsan kaynaklarında yaşanan büyük mağduriyetlerin giderilmesi, personel rotasyonunda hakkaniyetin uygulanması, verginin tabana yayılmasında atılan adımlar, çıkarılacak yeni düzenlemelerde mükellefin ve taşra birimlerinin fikrinin alınması, vergi kayıp ve kaçağı ile mücadelede gösterilen kararlılık hep bu kadronun eseri. Hükümetin bazı üyelerine yönelik cumhuriyet savcıları tarafından başlatılan yolsuzluk operasyonunun ardından intikam hissiyle devlet kademelerinde başlatılan tasfiyeler; en çok emniyet, adliye ve maliyeyi etkiledi. Bakan Şimşek geçtiğimiz hafta bir toplantıda Maliye’de, Hizmet Hareketi’ne yakın olanlara ilişkin gerekli tasfiyenin yapıldığını söyledi. Yaklaşık beş yıl boyunca 7 gün 24 saat esasına göre kendisine emek ve vakitlerini sunan bu insanlara karşı bakanın bu kadar vefasız davranması, diğer 4 bakanın karıştığı skandaldan sadece nitelik olarak farklı. Maliye Bakanı’nın skandalı insanlık, ayrımcılık ve saygısızlık skandalı, diğeri ise dört bakanın yolsuzluk skandalıdır. Ayrıca görevlerini, Anayasa ve yasaların çizdiği sınırlar içinde, sıralı amirlerinin talimatı doğrultusunda yerine getiren ve getirmek zorunda olan bu insanları bu kadar kolay kategorize etmesi Sayın Bakan’ın uluslararası tecrübe ve imajına da yakışmamıştır.

    Tasfiyelerin yaşandığı dönemin ardından en basit açıklama olan vergi rekortmenleri listesinde yaşanan bariz hata, bakanlığın bundan sonraki tüm beyanatını şaibeli hale getirmiştir. Bütçe gelir, gider rakamları ve gerçekleşme verilerinden, vergi gelir tahminlerine kadar her türlü açıklama yeniden gözden geçirilmeye muhtaç hale gelmiştir.

Muhasebeci de ‘paralelci’ mi?

Beyan esasının geçerli olduğu mali sistemimizde mükellefin beyanının yok sayılamayacağı savunması da bu hatanın büyüklüğünü örtmez. Rekortmen listesini hazırlayan kadro, 54. sırada ismi bulunan bir mükellefin geçen yıl ne kadar vergi ödediğini, yıl içerisinde KDV ve geçici vergilerde hangi matrahı beyan ettiğini kontrol edememiş midir? Bakan bundan sonra bu kadronun kendisine hazırladığı hangi bilgilere güvenecek, hangilerine ise şüphe ile yaklaşacaktır? Dahası, hazırlanan bilgi ve beyanatı kontrol etmek için kimleri kullanacaktır? Hükümete yaranmaya çalışan birtakım çevreler, önümüzdeki günlerde bu mükellefi rekortmenler listesine sokacak beyanı veren muhasebeciyi paralelci ilan ederse şaşırmam.

    Ekonomi ve mali yönetimin liyakat esasına göre oluşturulması gerektiğini eminim Bakan Şimşek de biliyordur. Darbe dönemlerinde bile bu kadrolara çok fazla müdahale edilmemiştir. 28 Şubat rüzgârlarının en sert estiği dönemlerde Maliye’nin köklü kurullarından birisine girmiş ve yeterlik sınavını vermiş birisi olarak, o dönemde bile bu kadar ayrımcılık yaşandığına şahit olmadım. AKP’nin şu an kendisine yakın gördüğü kadronun neredeyse tamamı o dönemlerde söz konusu kurumlarda yer almış bir kadrodur. Hepimizin eleştirdiği o dönemki siyasi, askeri ve idari yöneticiler bu kadroyu tasfiye etme, mobbing uygulama gibi yöntemlere başvurmamıştır.

    Geçtiğimiz gün Emniyet Mali Şube’den bir arkadaş gelen ihbarlar olduğunu, arama yapmaları gerektiğini, fakat neyi nasıl yapacaklarını bilmediklerini, bu yüzden operasyonların aksadığını, mali suçların zirve yaptığını anlatıyordu. Aynı sıkıntılar başta adliye ve maliye olmak üzere hemen hemen tüm devlet kurumlarında yaşanmaktadır. Meslekte başarı ve liyakat ölçüleri dışında, bazı kesimlere rezervlerle atamaların yapıldığı, tasfiyelerin yaşandığı bir kurumda başarı yakalamak, geleceği yakalamak hayalcilikten başka bir şey değildir. Bu dalga yayıldıkça yaşanan falsolar artacak, yolsuzluk tüm kademelere yayılacaktır. Bürokraside yükselme imkânı bulamayan, liyakatsiz kişiler de önlerindeki engelleri aşmanın yolunu onları ‘paralelci’ diye şikâyet etmekte bulmuştur.

 

(Kaynak: Zaman Gazetesi | 13.05.2014)

>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.

>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.

>> SGK Teşvikleri (156 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.

>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.

>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.


GÜNDEM