BASINDAN YAZILAR
Sorumlulukla İlgili Yargısız İnfazdan Vazgeçin! / Yahya Arıkan - MuhasebeTR

Sorumlulukla İlgili Yargısız İnfazdan Vazgeçin! / Yahya Arıkan

 Beyannameler, bildirimler, formlar, defterler, belgeler, raporlar, muhasebe kayıtları, karışık vergi mevzuatları ile ilgili danışmanlık hizmetleri, Maliye Bakanlığı’nın yüklediği tüm diğer görevler... Meslek mensuplarının yapması gerekenleri saymakla bitiremeyiz. 

Kamu adına yapılan bütün bu görevler başlı başına büyük fedakârlık gerektiriyor. Ancak devletimiz bu fedakârlıkla yetinmiyor, ayrıca sorumluluk istiyor. 
Bu sorumluluk, Vergi Usul Kanunumuzun mükerrer 227. maddesinde düzenleniyor. Buna göre, beyannameleri imzalayan serbest muhasebeci mali müşavirler ile tasdik raporlarını düzenleyen yeminli mali müşavirler, imzaladıkları beyannamelerde veya düzenledikleri tasdik raporlarında yer alan bilgilerin defter kayıtlarına ve bu kayıtların dayanağını teşkil eden belgelere uygun olmaması nedeniyle ortaya çıkan vergi, ceza ve gecikme faizlerinden mükellefle birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu tutuluyorlar. 
Aslında Kanun ile öngörülen sorumluluk, sınırlı bir sorumluluğa benziyor. Meslek mensupları, imzalanan beyanname veya düzenlenen raporu, defter ve belgelere uygun olarak düzenlemişlerse herhangi bir sorumluluk ile karşı karşıya kalmıyorlar.

Hapis cezası! 
Ancak uygulamanın ne yazık ki bu şekilde yürümediği görülüyor. Vergi incelemelerinde bulunan her matrah farkı, meslek mensubunun sorumluluğunu doğuran bir işlem olarak algılanıyor. Yani inceleme sonucunda, bir vergi var ise meslek mensubunun da mutlaka sorumluluğu vardır şeklinde tehlikeli bir algı oluştu. 
Ve yine ne yazık ki bu tehlikeli algı, Maliye Bakanlığı tarafından yapılan ikincil düzenlemeler ile de körükleniyor. Son olarak meslek camiasının görüş ve önerilerine sunulan Sorumluluk Yönergesi meslek mensuplarının hapis cezasına kadar gidebilecek sorumlulukları ile ilgili korkutucu düzenlemeler yapıyor. Yani Kanun’un öngördüğü sınırlı sorumluluk, sınırsız sorumluluk haline getirilmeye çalışılıyor. 
Vergi incelemelerinde bulunacak her vergi farkı için sorumluluk uygulanması mümkün değildir. Vergi Usul Kanunu’nun, sorumluluğu düzenleyen, mükerrer 227. maddesi, meslek mensubu tarafından yapılan işlemle defter kayıtlarının ve belgelerin uyumsuzluğu halinde sorumluluğu öngörmektedir. Bunun dışında herhangi bir sorumluluk uygulanması mümkün olamaz. 
Bulunan her vergi veya matrah farkı sorumluluğu doğuracak olsa, vergi inceleme elemanlarının birbirleri hakkında da sorumluluk uygulamaları gerekir. Nasıl mı? 
Vergi Usul Kanunu’nun 138. maddesinde, aynen şu hüküm yer alır.
“Evvelce inceleme yapılmış veya matrahın resen takdir edilmiş olması yeniden inceleme yapılmasına ve gerekirse tarhiyatın ikmaline mani değildir.” 
Düşünün, bir vergi inceleme elemanı, inceleme yapıyor, daha sonra aynı dönem başka bir inceleme elemanı tarafından yeniden inceleniyor. İkinci inceleme sonucunda da bir vergi farkı tespit ediliyor. Ama ilk incelemeyi yapan denetim elemanın herhangi bir sorumluluğu olmuyor. 
Olayı meslek mensubu açısından düşünelim. Meslek mensubu beyannameyi imzalıyor veya tasdik raporu düzenliyor. O mükellef daha sonra inceleniyor, bulunan vergi farkından, cezalardan ve hatta gecikme faizinden meslek mensupları sorumlu tutuluyor. 
Hadi her şey bir tarafa, ceza hukukunun temel ilkesi cezaların şahsiliği ilkesidir. Vergi cezası ölüm halinde mirasçıya bile geçmez. Ama meslek mensubu cezadan da sorumludur, bu açıdan cezalar şahsi değildir. Gecikme faizi, geç ödenen verginin faizidir ve o vergiyi kim geç ödediyse ondan alınır. Ama meslek mensubu gecikme faizinden de sorumludur. Anlamak mümkün değil.

Dünyadan örnekler
Ne Avrupa Birliği ülkelerinde ne de ABD’de, meslek mensupları için bu şekilde sınırsız sorumluluk uygulaması bulunmuyor. 
Meslek mensupları, gerek beyanname düzenleme ve imzalama hizmetlerini gerekse tasdik hizmetlerini mükelleflerle yaptıkları sözleşmelere dayanarak gerçekleştirmektedirler. Bu sözleşmelerde, AB Birliği üyesi birçok ülkede uygulandığı gibi, sorumluluğun sınırlarını belirleyici hükümler eklenmeli ve bu sorumluluğun uygun şartlarda sigorta edilmesi sağlanmalıdır. 
Daha açık bir ifade ile mükellef ile meslek mensubu arasında yapılan sözleşmede, sorumluluğun kapsamı rakamsal olarak açık ve net olarak belirlenmelidir. Sigorta kapsamına alınan bu sorumluluk çerçevesinde meslek mensubu daha özgür hareket edecek ve kendisini herhangi bir vesayete bağlı hissetmeyecektir. 
Kendisine tanınan sınırlı yetkilerle sadece yerindelik denetimi yapabilen, doğruluk denetimi yapması mümkün olmayan, meslek mensuplarının sınırsız mali ve cezai sorumluluk altında bırakılmaları bu düzenlemenin amacı ile de çelişecektir. 
Somut delillere dayandırılarak kanıtlanmayan, sözleşmede sınırları belirlenmeyen ve sigorta kapsamına alınmayan, meslek mensubunun imzaladığı yazılı savunmasını dikkate almadan ihmal ve kasta dayalı suçun kesinleşmesi beklenmeden, yargısız infaz niteliğinde, sınırsız mali ve cezai sorumluluktan bir an önce kurtulmak lazım.

Haber görseliSOSYAL GÜVENLİK
İşyeri Hekimleri Çok Çalışacak!
İş Sağlığı ve Güvenliği Yasası daha 2 yılı bile doldurmadan yapboz tahtasına döndü. 18 Aralık 2014 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan yönetmelik ile işyeri hekimi ve diğer sağlık personelinin görev, yetki, sorumluluk ve eğitimleri hakkında değişiklikler yapıldı. Özellikle işyeri hekimlerinin çalışma süreleri başta olmak üzere birçok konuda değişikliğe gidildi.
İşyeri hekimi çalıştırma süreleri 01.01.2016 tarihinden itibaren;
- Az tehlikeli sınıfta yer alan işyerlerinde, çalışan başına ayda en az 5 dakika, 
- Tehlikeli sınıfta yer alan işyerlerinde, çalışan başına ayda en az 10 dakika, 
- Çok tehlikeli sınıfta yer alan işyerlerinde, çalışan başına ayda en az 15 dakika görev yapacaklar.
Tek hekim görevlendirme 01.01.2016 tarihinden itibaren; 
- Tehlikeli sınıfta yer alan 1000 (bin) ve daha fazla çalışanı olan işyerlerinde her 1000 çalışan için, 
- Çok tehlikeli sınıfta yer alan 750 ve daha fazla çalışanı olan işyerlerinde her 750 çalışan için tam gün çalışacak en az bir işyeri hekimi görevlendirilecek. 
Yeni görevler 
Çalışanın kişisel özellikleri, işyerinin tehlike sınıfı ve işin niteliği öncelikli olarak uluslararası standartlar ile işyerinde yapılan risk değerlendirmesi sonuçları doğrultusunda belirlenir. Az tehlikeli sınıftaki işlerde en geç beş yılda bir, tehlikeli sınıftaki işlerde en geç üç yılda bir, çok tehlikeli sınıftaki işlerde en geç yılda bir, genç ve gebe çalışanlar için en geç altı ayda bir defa olmak üzere periyodik muayene tekrarlanır. Ancak işyeri hekiminin gerek görmesi halinde bu süreler kısaltılabilinir.

Haber görseliSORU-CEVAP
Hangisinden emekli olmalıyım?
Bağ-Kur ve SSK’ye tabi çalışmalarım var. İnternette yer alan emeklilik tablolarına baktığımda her iki türden de emeklilik arasında ciddi yaş ve prim farkı olduğunu görüyorum. SSK çok daha avantajlı görünüyor. SSK’den nasıl emekli olabilirim?
Ünzile ONUR
Farklı statülerde çalışmış olduğunuzdan, emeklilik tarihinden geriye dönük son 7 yıllık prim gün sayısına bakılması gerekmektedir. 
1- Son yedi yıllık prim gün sayısı içinde daha fazla olan statüden aylık bağlanır. Örneğin: son yedi yıllık fiili hizmet süresi içinde sadece iki statüde çalışmışsanız 3.5 yılı aşan hizmetin bulunduğu sigortalılık statüsüne göre emekli olunur. 
2- Son yedi yıllık fiili hizmet süresi içinde hizmet sürelerinin eşit olması halinde ise eşit hizmet sürelerinden sonuncusunun tabi olduğu yasaya göre aylık bağlanır ve ödenir.

(Kaynak: Cumhuriyet Gazetesi | 25.12.2014)

>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.

>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.

>> SGK Teşvikleri (156 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.

>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.

>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.


GÜNDEM