BASINDAN YAZILAR
Sosyal güvenlik reformu öncesi tarım çalışanlarının sosyal güvenliği / Celal Kaplan - MuhasebeTR

Sosyal güvenlik reformu öncesi tarım çalışanlarının sosyal güvenliği / Celal Kaplan

Devlet, 1986 yılında tarım kesimi çalışanlarını sosyal güvenlik şemsiyesine almak için iddialı bir adım atmıştı. Bu alandaki en büyük engel ise, bu sektördeki çalışmanın neredeyse tamamının kayıt dışı olmasıydı. Ortada kimin tarım çalışanı olduğunun belirlenmesi yönünden ciddi bir sorun vardı. Sorunu çözme adına 2925 Sayılı Kanun'da, tarım SSK'lı çalışanlarda tamamen isteğe bağlı bir sigorta sistemi öngörüldü. Tarım Bağ-Kur çalışanları için ise, nispeten zorlayıcı bir model kuruldu. En azından başlangıçta Bağ-Kur, köy muhtarları ve ziraat odalarıyla yazışma yaparak, bağımsız tarım çalışanlarını kayıt altına almaya çalıştı. İşte bu çalışma sırasında bazı traji-komik durumların yaşandığını bir önceki yazımızda belirtmiştik.

TRAJİKOMİK
Tarım Bağ-Kur sigortalısı olmayı o gün için kötü bir durum olarak gören bazı muhtarlar, köylerindeki kişileri sevdikleri ve sevmedikleri, daha doğrusu muhtarlık seçiminde kendisini destekleyenler ve desteklemeyenler olarak ayrıma tabi tutmuşlar ve Bağ-Kur'a sadece sevmedikleri kişilerin adlarını bildirmişlerdi. Bu kişiler, Bağ-Kur tarafından zorunlu olarak sigortalı yapılmış ve bir şekilde sigortalılıklarını sürdürenler yıllar sonra emekli olmuşlardı. O gün için Bağ-Kur'a ismi bildirilmeyerek, sigortalı yapılmayan bazı bağımsız tarım çalışanları ise özellikle 2008 yılındaki prim affında, ürün tevkifat belgeleri bulmak suretiyle, geçmişe dönük sigortalılık işlemi yaptırmak zorunda kaldılar.
Bu alandaki, traji-komiklikler daha sonra da devam etti. Sektördeki kayıt dışılık yaygın olduğu için, tarım Bağ-Kur sigortalısı olarak tescil edilseler dahi, bu kişilerin bağımsız faaliyetlerini sürdürüp sürdürmediklerini düzenli kontrol imkanı bulunmuyordu.

HAKSIZ UYGULAMA
Uygulamada, bunların bağımsız tarım çalışmalarını devam ettirdikleri genel olarak kabul ediliyor ve her ay prim borçları tahakkuk ettirilmeye devam ediliyordu. Ancak tarım Bağ-Kur sigortalılığında ana tema isteğe bağlı sigortalılık niteliğidir. Başka bir ifadeyle, tarım Bağ-Kur sigortalılığı diğer zorunlu sigortalılık halleriyle çakıştığında ikinci planda kalıyor ve kesintiye uğramış kabul ediliyor. Önceliğin diğer zorunlu sigortalılıkta olduğu kabul ediliyor. Örneğin bir tarım Bağ-Kur sigortalısı, SSK'lı olarak işe girdiğinde tarım Bağ-Kur sigortalılığı o tarih itibariyle durdurulmuş kabul ediliyor. Oysa esnaf faaliyetinden dolayı Bağ-Kur sigortalısı olan bir kişi, SSK'lı olmasını gerektiren işe girse dahi, önceden gelen Bağ-Kur sigortalılığı geçerli sayılıyor ve sonradan başlaması gereken SSK sigortalılığı geçerli kabul edilmiyordu.
Tarım Bağ-Kur sigortalılığı konusundaki bu anlayış, bir çok sigortalıyı sonradan mağdur edecek sonuçlara yol açtı. Çünkü bir gün dahi SSK'lı olarak sigortalı bildirimi yapılan kişilerin, bu tarihten sonraki bütün Tarım Bağ-Kur sigortalılıkları iptal edilerek, haksız uygulamalar yapıldı. Üstelik bu kişiler Bağ-Kur primlerini ödemeye devam etseler dahi ve bir çoğu da tam emeklilik aşamasında uzun süreli hizmet iptali nedeniyle mağdur edildi.
Gerekçe olarak da kendilerine SSK'lı çalışmanın bitimi sonrasında, tekrar tarım Bağ-Kur sigortalısı olmaları yönünde yazılı talep vermemeleri gösterildi. Oysa bu kişilerin bir kısmı, ilk tarım Bağ-Kur sigortalısı olduklarında da talepte bulunmamışlar, ziraat odası kaydı ya da muhtar bildirimine istinaden Bağ-Kur tarafından resen sigortalı yapılmışlardı. Yine bu şekilde mağdur edilen kişilerin tarımsal faaliyetlerine devam edip etmediklerine bakılmıyordu.

MEVSİMLİK DURUM
Örneğin SSK'lı işe giriş sonrası tarım Bağ-Kur sigortalılıkları iptal edilen kişilerin sattıkları tarım ürünlerinin bedellerinden yapılan kesintiler, alıcılar tarafından Bağ-Kur'a aktarılmaya devam edilebiliyordu. Yine göz ardı edilen bir başka gerçek de, tarımda çalışmanın mevsimlik niteliğiydi. Kişiler bulundukları bölgenin durumuna göre daha çok bahar ve yaz aylarında tarımsal faaliyetlerine davam ediyor, sonbahar ve kış aylarında tarım faaliyetine ara verdiklerinden inşaat türü işlerde iş bulabilirlerse çalışıyorlardı. Özellikle tarımda çalışanların yaşadığı gelir kaybı onları bu çalışmalara da zorluyordu.

Kadınların durumu
Bir başka traji-komik durum ise kadınların bağımsız tarım çalışmalarıyla ilgili. Bağ-Kur uygulamasında, Medeni Kanun'un 152. maddesinin 2001 yılında değiştirilen "koca aile birliğinin resisidir" hükmü, kadın çalışanlar aleyhine yorumlanıyordu. Bağımsız tarım çalışması ve ürün satış bedellerinden kesintiler, aileden kadının adına yapılmışsa adına kesinti yapılan kadını tarım Bağ-Kur sigortalısı olarak kabul etmiyordu. Nitekim SGK bünyesine devredilmesine rağmen, uygulamanın devam ettiği kadınların 2001 öncesi ürün bedellerinden tevkifattan dolayı tarım Bağ-Kur sigortalılık işlemlerinin yapılmadığı ve mahkemede dava açmak zorunda kaldıklarını görüyoruz. Oysa özellikle küçük tarım işletmesi şeklinde çalışan ailelerde erkeğin bir başka işte çalıştığı ve ailenin kalan üyelerinin tarım faaliyetini gerçekleştirdikleri sıkça karşılaşılan bir durumdur.
Sosyal güvenlik reformu olarak adlandırdığımız 5510 Sayılı Kanun'dan öncesi tarım kesiminin sosyal güvenliği bu şekilde yapılanmıştı. 5510 Sayılı Kanun, ya da kısacası reform yine tarımda bağımlı çalışanlar ve bağımsız çalışanlar açısından çok önemli düzenlemeler içerdi. Bunlar ve yol açtığı sorunlara da bir sonraki yazımızda yer verelim.

(Kaynak: Yeni Asır | 26.02.2011)

>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.

>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.

>> SGK Teşvikleri (156 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.

>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.

>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.


GÜNDEM