BASINDAN YAZILAR
Sözlü sınavların denetimi nasıl olmalı? / Prof. Dr. Metin Taş, Sezgin Özcan - MuhasebeTR

Sözlü sınavların denetimi nasıl olmalı? / Prof. Dr. Metin Taş, Sezgin Özcan

Vergi Denetim Kurulu Başkanlığının görev, yetki ve sorumluluklarını, Grup Başkanlıklarının görev alanlarını, Vergi Müfettişlerinin görev, yetki ve sorumluluklarını, mesleğe alınmalarını, yetiştirilmelerini, yeterliklerini, yükselmelerini ve Grup Başkanlıklarında görevlendirilmelerine ilişkin usul ve esasları düzemek üzere, 31 Ekim 2011 tarihli Resmi Gazete'de 'Vergi Denetim Kurulu Yönetmeliği' yayımlandı.
Yönetmeliğin önemli bir bölümü 'rutin' nitelikteki düzenlemeleri içeriyor. Bunlar arasında kısa bir süre önce 'vergi müfettişi' unvanıyla birleşen denetim elemanlarının mesleğe girişine ilişkin esaslar da yer alıyor. Yönetmeliğe göre, mesleğe giriş için gereli şartları taşıyanlar yazılı ve sözlü sınavlarda almış olduklar not ortalamasına göre sıralanarak başarı dereceleri tespit edilecek.
SÖZLÜ SINAV
Yönetmeliğin 17. maddesine göre; sözlü sınav, yazılı sınav konularından yapılacak. Bu sınavda adayın;
Bir konuyu kavrayıp özetleme, ifade yeteneği ve muhakeme gücünün,
Liyakati, temsil kabiliyeti, bilgi düzeyi, davranış ve tepkilerinin mesleğe veya göreve uygunluğunun,
Özgüveni, ikna kabiliyeti ve inandırıcılığının,
Genel yetenek ve genel kültürünün,
Bilimsel ve teknolojik gelişmelere açıklığının değerlendirilmesi suretiyle yapılacak.
Adayların belirtilen özelliklerinin her biri, sınav kurulu başkan ve üyelerince 100 tam puan üzerinden değerlendirilecek. Yapılan değerlendirmeye göre verilen puanlar tutanağa geçirilecek ve bu puanların aritmetik ortalaması sözlü sınav puanını oluşturacak. Sözlü sınavda başarılı sayılmak için sözlü sınav puanının 65'ten az olmaması gerekiyor. Buraya kadar ortada bir sorun yok.
KAYIT YASAĞI
Buraya kadar son derece objektif gözüken Yönetmeliğin 17. maddesinin 6. fıkrasında şu hüküm yer alıyor:
'Sözlü sınav ile ilgili olarak, bu maddede yer alan hususlar dışında herhangi bir kayıt sistemi kullanılmaz.'
Yani, sözlü sınav için sınav kurulunun hazırladığı tutanak dışında herhangi bir kayıt tutulması yasaklanmış, en azından gereksiz bulunmuş durumda. Bu yaklaşım tarzı, ister istemez aklımıza 'neden' sorusunu getiriyor. Tutanağın yanında başka bir kayıt sistemi kullanılmasının ne sakıncası olabilir?
DANIŞTAY'DAN DÖNEBİLİR
Sözlü sınavların yargısal denetime olanak verecek şekilde yapılması, hukuk devleti ilkesinin bir gereği. Yargısal denetim olanağını kısıtlayacak veya tümüyle ortadan kaldıracak düzenlemeler, hukuk devleti ilkesine ters düşüyor. Danıştay, şimdiye dek vermiş olduğu kararlarda bu konuya özellikle vurgu yapıyor. Bu şekilde yapılan sözlü sınavlar nedeniyle açılan birçok davada verilen kararlarda;
'...Davacının sözlü sınavda başarısız sayılmasına ilişkin işlemde, sınav öncesinde soruların ve yanıtlarının hazırlanmamış olması, sözlü sınavın sesli ve görüntülü kayıt yapılmak suretiyle gerçekleştirilmemesi, ayrıca komisyon üyelerince takdir edilen notun gerekçeleriyle ortaya konulmaması nedenleriyle hukuka uyarlık bulunmamaktadır.' denilerek bu konuya vurgu yapılıyor. Yani, Yönetmeliğin bu hükmünün açılacak bir dava ile iptal edilmesi mümkün. Dava açılma olasılığının yüksekliği karşısında dileğimiz, bu hükmün yargısal iptale gerek kalmadan denetime olanak sağlayacak şekilde değiştirilmesi.

Vergi incelemesinin yapılacağı yer
Vergi incelemelerinin incelemeye tabi olanın işyerinde yapılması genel kural. Ancak işyerinin müsait olmaması, ölüm, işin terk edilmesi gibi zorunlu nedenlerle incelemenin işyerinde yapılması imkansız olursa veya mükellef ve vergi sorumluları isterlerse inceleme dairede yapılabiliyor.
İncelemenin işyeri dışında yapılması halinde, incelemeye tabi olanın defter ve belgelerini daireye getirmesi kendisinden yazılı olarak isteniyor. İstenilen defter veya belgeleri makul bir süre içinde (15 gün) mazeretsiz olarak getirmeyenler, bunları ibraz etmemiş sayılıyor. Bu durumda ilgilinin kaçakçılık suçundan yargılanması söz konusu olabiliyor. Haklı bir mazeret gösterenlere ise, defter ve belgelerini daireye getirmeleri için uygun bir süre veriliyor.

Sigorta başlangıcımdan önce doğum yaptım, borçlanabilir miyim?
15.01.1965 doğumlu bayanım. 01.08.1989 tarihinde SSK girişim var ve 150 gün prim ödedim. 03.01.2005 tarihinde Bağ-Kur girişim var ve 01.09.2011 tarihine kadar aralıksız ve düzenli olarak Bağ-Kur yatırdım. 16.09.2011 tarihinde Bağ-Kur'u bıraktım SSK'ya giriş yaptım. 1988 tarihinde sigorta başlangıcımdan önce bir doğum yaptım, borçlanabilir miyim? Bu durumda SSK'lı olarak devam edersem ne zaman emekli olabilirim? A. Arı
İlk defa sigortalı olunan tarihten önce gerçekleşen doğum için borçlanma yapılamıyor. Sosyal Güvenlik Kurumu'nun da, yargının da görüşü bu yönde. Hatta geçtiğiz gün akşam yemeğinde Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik'e yönelttiğimiz 'Doğum borçlanmasının askerlik borçlanması gibi olacağını söylemiştiniz, ancak ilk defa sigortalı olduğu tarihten önce doğum yapanlar borçlanamıyor, bu konuda bir çalışmanız var mı?' sorusuna Sayın Bakanın yanıtı da olumsuz oldu.
01.08.1989 sigorta başlangıcıyla 4/a (SSK) statüsünden emeklilik için 20 yıllık sigortalılık süresi, 46 yaş ve 5375 prim günü şartlarına tabisiniz.
Sigortalılık süresi ve prim ödeme gün sayısı şartlarını sağlamışsınız. Mevcut Bağ-Kur ve SSK prim gün sayınız yaklaşık 2550 gün. Prim gününüzü 5375 güne tamamladığınız tarihte 4/a (SSK) statüsünden emekli olmaya hak kazanırsınız. Yaklaşık 8 yıl daha aralıksız prim ödemeniz gerekiyor.

(Kaynak: Akşam Gazetesi | 03.11.2011)

>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.

>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.

>> SGK Teşvikleri (156 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.

>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.

>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.


GÜNDEM