BASINDAN YAZILAR
GSS açısından kısmî süreli çalışma / Tahsin Sınav - MuhasebeTR

GSS açısından kısmî süreli çalışma / Tahsin Sınav

Gelişmiş toplumlarda çalışma sürelerinin esnekliği önem kazanmıştır. Kısmi süreli iş ilişkisine dayalı olarak yapılan çalışmalar, verimliğin artması, istihdam maliyetlerinin düşürülmesi için bilhassa hizmet sektöründe sıkça rastlanan bir durumdur. Bu tür çalışma şekillerinden işletmelerde beklenen fayda, iş sürelerini daha verimli kullanmak, daha az personel ile daha kısa süreli çalışma sürecinde verimliliği yakalamak suretiyle daha fazla mal ve hizmet üretimi gerçekleştirmektir. Bunun için işletmelerde esnek üretim modeli, alternatif uygulama olarak ortaya çıkmıştır.

Bu nedenle 4857 sayılı İş Kanunu, genel olarak esnek çalışmayı, özel olarak da kısmi süreli çalışmayı ve bu tür iş sözleşmesini düzenlemiştir. İşçinin normal haftalık çalışma süresinin, tam süreli iş sözleşmesiyle çalışan emsal işçiye göre önemli ölçüde daha az belirlendiği sözleşmeye kısmî süreli iş sözleşmesi denir. Kısmi süreli (part-time) çalışmanın tanımı açısından, kısmi süreli iş sözleşmesinde çalışma süresi, tam süreli çalışmaya göre, çalışma süresi yönünden tam çalışma süresine göre önemli ölçüde daha az çalışma süresinin belirlendiği ve taraflarca kabul edildiği bir çalışma durumudur.

Part-time çalışmada çalışma süresi, 4857 sayılı İş Kanunu'nda, özel olarak izah edilmiş olup, anılan yasa gerekçesinde, çalışma süresinin azami süresinin 2/3'ü oranında olmasından bahsedilmektedir. Çalışma Süreleri Yönetmenliği'ne göre de part-time çalışmada, haftalık normal full-time çalışma süresi olan 45 saat esas alınarak, 45 * 2/3 = 30 saat ve daha az sürelerde çalışılması ilkesi, temel şarttır. Örneğin bir işyerinde tam süreli iş sözleşmesi için haftalık 45 saat çalışma süresi ön görülmüşse, kısmi süreli çalışma, bu çalışmanın 3, 4 saat gibi daha az çalışılması şeklinde değil, tam süreli çalışmanın üçte ikisinden daha az olan bir miktar kadar çalışanlar, kısmi süreli olarak istihdam edilen işçiler olarak algılanmalıdır.

Kısmî süreli iş sözleşmesi ile çalıştırılan işçi, ayırımı haklı kılan bir neden olmadıkça, salt iş sözleşmesinin kısmî süreli olmasından dolayı tam süreli emsal işçiye göre farklı işleme tâbi tutulamaz. Kısmî süreli çalışan işçinin ücret ve paraya ilişkin bölünebilir menfaatleri, tam süreli emsal işçiye göre çalıştığı süreye orantılı olarak ödenir. Emsal işçi, işyerinde aynı veya benzeri işte tam süreli çalıştırılan işçidir. İşyerinde böyle bir işçi bulunmadığı durumda, o işkolunda şartlara uygun işyerinde aynı veya benzer işi üstlenen ve tam süreli iş sözleşmesiyle çalıştırılan işçi esas alınır (4857 s.İşK.m.13).

Kısmi süreli çalışanların, tüm çalışma şartlarından yararlanmada tam süreli çalışanlarla eşit duruma getirilmeleri söz konusu değildir. Aksi durumda eşitsizlik ortaya çıkar. Bu açıdan bakıldığında ayrımı haklı kılan nedenlerin bulunması durumunda, her iki türde sözleşmelerle çalışanlar arasında farklılıklar olması doğal karşılanacaktır. Örneğin kısmi süreli iş sözleşmesine göre çalıştırılan bir işçi, işyerinde haftanın üç işgünü iş görmeyi üstlendiğinde bu çalışma düzeni itibariyle hafta tatili ücretine hak kazanamayacağı gibi, öğleden sonra çalışmaya başlayan işçinin, işverenin sabahları işe başlamak üzere tahsis ettiği servis aracından veya öğle yemeğinden yararlanması da mümkün değildir. Bu durum bir ayırım yapıldığı anlamına gelmez. Kısmi süreli iş sözleşmesine göre çalışan işçi, bölünebilir haklardan çalıştığı süreye orantılı olarak yararlanacaktır.

Bu aşamada GSS açısından kısmi süreli çalışmayı kısaca ele almalıyız. Bilindiği üzere, 1 Ocak 2012 tarihi itibariyle yürürlüğe giren düzenlemeye göre, kısmi süreli veya çağrı üzerine çalışanlar ile ev hizmetlerinde ay içerisinde 30 günden az çalışan sigortalılar için, eksik günlerine ait genel sağlık sigortası primlerinin 30 güne tamamlanması zorunluluğu getirilmiş bulunuyor. Sayıları 135-140 bin kişiyi bulan ve çoğunluğu öğrencilerden oluşan kısmi süreli işçiler, 31 Aralık 2011 tarihine kadar son bir yılda 30 gün prim ödemeleri halinde sağlıktan yararlanabiliyorlardı. Üniversite öğrencileri, 25 yaşını dolduruncaya kadar anne-babaları üzerinden sağlık yardımı alabiliyorlar. Ayrıca kız çocuklarından 01.10.2008 itibariyle anne-babalarından sağlık yardımı alanlar da evli olmadıkları, çalışmadıkları, emekli olmadıkları sürece yine anne-babalarından sağlık yardımı alabilmektedirler. Kız çocukları için 01.10.2008 itibariyle hak sahibi olup olmadıkları önem taşıyor.

Gerçekten de hiç çalışmadığı takdirde anne-babasından sağlık yardımı alma hakkı olan bir üniversite öğrencinin okuyabilmek için part-time çalışması takdir edilmesi gereken bir davranıştır. Kısmi süreli iş sözleşmesiyle çalışan üniversite öğrencilerinin aylık 200.-TL, 300.-TL kazanması nedeniyle bir öğrenci için ailenin gelirine bakılacağından prim ödeme zorunluluğu da doğabilecektir. Gelir testine gitmeyenlere aylık 213.-TL borç yazılacağına göre, GSS uygulaması açısından burada bir sosyal risk doğmakta ve hakkaniyetle de bağdaşmamaktadır. Bu sosyal riskin çözüme bağlanması, sosyal adalet sorunu haline getirilmemeli; kısmi süreli (part-time) çalışanları kayıtdışına itecek bu uygulama yolundaki sürdürülemeyecek pürüzler, acilen çözüme kavuşturulmalıdır.

 

(Kaynak: Yeni Şafak | 20.02.2012)

>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.

>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.

>> SGK Teşvikleri (156 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.

>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.

>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.


GÜNDEM