BASINDAN YAZILAR
İş Kazası Sigortasının Tanım Ve Kapsamı / Celal Kaplan - MuhasebeTR

İş Kazası Sigortasının Tanım Ve Kapsamı / Celal Kaplan

  İş kazaları ve meslek hastalıkları sigortası, sosyal sigortalar alanındaki en eski sigorta koludur. Diyebiliriz ki sosyal sigortacılığın ortaya çıkışında, ilk önce iş kazası geçiren işçilerin uğradığı maddi zararların tazmin edilmesi isteği etkili olmuştu. İş kazası, adı üzerinde, dar anlamda çalışan bir kişinin işini yaparken geçirdiği kazayı ifade eder. Ancak zamanla iş kazasının anlam ve kapsamının genişlediğini görmekteyiz. Kanun koyucular zaman içerisinde sosyal düşüncelerle, işçi ile yaptığı iş arasında doğrudan değil, dolaylı olarak ilişkili olan bazı kazaları da iş kazası kapsamına almışlardır. Örneğin, iş yerinde meydana gelen her türlü kazanın iş kazası sayılması gibi.
Her ne kadar 5510 Sayılı Kanun'la birlikte tek bir kanun içinde toplanmaya çalışılmışsa da, malum bizde çalışanlar hukuki statülerine göre başlıca üç gruba ayrılmaktadır. İlk ve en büyük grubu hizmet akdiyle bir işverene bağlı olarak çalışanlar oluşturmaktadır. Kısacası bu grubu işçi statüsünde çalışanlar olarak da adlandırabiliriz.

DEVLET MEMURLARI
Zaten iş kazası sigortası en geniş anlamda bu kesimi ilgilendirmektedir. İkinci grup bağımsız çalışanlar, kendi işini yapanlardır. Bu grup kapsamındaki çalışanlar da iş kazası geçirebilir ve iş kazası sigortasından yararlanabilirler. Ancak bu gruptakilerin iş kazası sigortası yardımlarından yararlanmalarında eskiden beri daha fazla şartın yerine getirilmiş olması aranmaktadır. Üçüncü çalışan grubunu kamuda atama tasarrufuyla çalışanlar, kısacası Devlet memurları oluşturmaktadır. Bu grup için iş kazasını tanımlanma şekli de değişiktir. İş kazası sigortası bu kapsamdakilerde vazife malullüğü olarak adlandırılmıştır.
Biz öncelikle işçi olarak çalışanlarda iş kazası uygulamasını ele alalım. İş kazası sigortası 5510 sayılı Kanun'un 13. maddesinden başlayarak düzenlenmiştir. Başta iş kazasının, dar anlamda işçinin çalışırken, işini yaparken geçirdiği kaza olarak tanımlandığını belirtmiştik. Kanunda bu durum "sigortalının işveren tarafından yürütülen yürütülmekte olan iş dolayısıyla geçirdiği kaza" olarak tanımlanmıştır. Sigortalı da zaten işverenin işinde, onun emir ve talimatlarına göre çalışan kişidir. İşveren tarafından yürütülen iş, işverene ait işyerinde yapılabildiği gibi, çeşitli nedenlerle sabit işyeri dışında da yapılabilir. Hatta bazı işlerde örneğin elektrikçilikte, mesainin büyük kısmı inşaat türü yerlerde montaj ve tamir türü işlerin yapılmasında geçmektedir. İşte bu elektrikçinin yanında çalışan işçinin, gerek atölyede ve gerekse de bir inşaatta montaj sırasında geçirdiği kaza, işveren tarafından yürütülen iş dolayısıyla geçirilen bir kaza olduğu için, iş kazası sayılır.

KORUMA BANDI
Kanun koyucu bunun dışında, işçinin, işyeri sınırlarında geçirdiği her türlü kazayı iş kazası saymıştır. Dolayısıyla işyeri sınırlarında, ancak işçinin asıl işini yapmadığı bir zamanda meydana gelen bir kaza da iş kazası kabul edilmektedir. Kısacası işçi, işyeri sınırlarına girmesiyle birlikte iş kazası sigortası açısından bir koruma bandı içerisine girmiş olur. Hatta bu koruma bandı bazı işçiler için çok daha önce çekilir. Özellikle de işçinin işe gelip gitmesi için işverenin taşıt tahsis ettiği durumlarda. İşe gelirken bu taşıta binme anı ile birlikte, bu koruma devreye girer. İşten dönüşte de bu araçtan inildiği zamana kadar güvence devam eder. Dolayısıyla, bu taşıtın seyir güzergahı ve yolculuk süresi içinde meydana gelen kazalar da iş kazası kabul edilir. 
Örneğin Yargıtay'ın bu konudaki ilginç ve açıklayıcı kararlarından birisinde, yolu kapatan koyun sürüsünü dağıtmak için servisten yola inen bir işçinin, düşerek ayağını kırması iş kazası olarak kabul edilmiştir. Yine kanunun bu hükmünün uygulanmasında işveren tarafından işçilere toplu taşıt tahsis edilmesi ile kişiye özel, bizzat işçinin kullandığı bir binek aracı vermiş olmasının bir önemi yoktur. Tahsis edilen araç işverene ait olabileceği gibi, dışarıdan kiralanmış da olabilir. Keza günümüzde gittikçe yaygınlaştığı üzere, mülkiyeti işçiye ait araçlar, yakıt giderleri işverence karşılanmak suretiyle, işe geliş gidişte hatta işverenin işinin yürütülmesinde kullanılmaktadır. Bu durumlarda da giderlerin işverence karşılandığının ispatlanması koşuluyla, işçinin, işe geliş-gidiş ve görevi sırasında geçirdiği kazalar, iş kazası kabul edilir. 
Devam edecek...

(Kaynak: Yeni Asır | 10.04.2012)

>> Duyurulardan haberdar olmak için E-Posta Listemize kayıt olun.

>> Uygulamalı Enflasyon Muhasebesi (171 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.

>> SGK Teşvikleri (156 Sayfa) Ücretsiz E-Kitap: hemen indir.

>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Apple Store 'dan hemen indir.

>> MuhasebeTR mobil uygulamasını Google Play 'den hemen indir.


GÜNDEM